BİLSEM ile KEŞFETMEK, BİLSEM'i KEŞFETMEK ve en güzeli KEŞFETMEYİ BİLMEK için buradayız... BU DUVAR SENİN BİLSEMLİ Haydi yaz, oku, yaz! Düşün, yaz! Yaz, paylaş!.. OKU-YAZ- DÜŞÜN- PAYLAŞ!..
21 Nisan 2020 Salı
OKUMAYAYAZMA: BİR ÖYKÜNÜN FARK EDİLMEYEN ANLATICILARI
Harika öykülerin yazarı Ferit Edgü, "Üç Düş/üş" adlı öyküsünde
bir avcının bir kuşu vurmasının öyküsünü üç ayrı öykü hâlinde,
avcının gözünden,
av köpeğinin gözünden ve
avlanan kuşun gözünden anlatır.
Bizler de aynı hikayeyi başka başka gözlerden yazdık.
Bu öykülerden ikisini sizinle paylaşıyoruz: avcının silahındaki merminin gözünden ve Azrail'in gözünden.
Siz de bu şekilde yazma çalışmaları yapabilir ve bizimle paylaşabilirsiniz.
Yorumlarınızı bekliyoruz.
Hikaye paylaşımları devam edecek.
keyifli düşünüşler ve okuyuşlar dileriz.
MERMİNİN
GÖZÜNDEN...
Her zamanki gibi duvarda asılı bir
şekilde durup sıramın gelmesini bekliyordum. Avcı uyandı, elini yüzünü yıkadı,
mutfağa gitti. Buzdolabında hiç yemek kalmamış olacak ki bir çırpıda tüfeğine
sarıldı. Önümdeki 2 arkadaşımla birlikte beni aldı ve kapıya doğru hızlı bir
şekilde ilerledi. Köpek kulübesinin yanına gitti. Köpeği yanına aldı. Köpek de
aynı avcı gibi çok sinirli gözüküyordu. Avcı hızlı adımlarla ormanın
derinliklerine doğru yürüdü. Silahını çıkardı ve arkadaşımı silaha taktı. Ardından
diğer arkadaşım ve ben silahın içine girdik.
-Ufak bir dipnot düşeyim: Biz fişeklerin
içerisinde yaklaşık 20 tane minik minik demir bilyeler vardır. Biz onları
(minik demir bilyeleri) fırlatıp silahtan aşağı atlarız. Bazılarımız silahtan
aşağı atlamak istemez çünkü avcının vuracağı avın ölmesini istemez veya avcıya çok
sinirlidir ve avcının vuracağı şey soda şişesi bile olsa yine atlamak istemez.
Bazıları da atlamak ve görevini eksiksiz yerine getirmek ister, ancak silahın
modeli eski olduğundan çıkmak istese de çıkamaz… Neyse, bu bilgiyi de verdikten
sonra hikayemize tekrardan dönelim.
Avcı bir kuş gördü. Kuş çok güzeldi ve havada
ağır ağır süzülüyordu. Bu kuşun vurulmasını hiç istemiyordum. İçimden “Lütfen
bu kuş vurulmasın!” diye geçiriyordum. Avcı namluyu kuşa doğru çevirdi ve
arkadaşımı fırlattı. Arkadaşım yere atladı. Sıra bende idi. Ne yapacağımı
biliyordum. Avcı ıskalayacak ve ben de atlamayacaktım ve avcı kuşu
vuramayacaktı. Avcı tetiği çekti. “Umarım vuramamıştır.” diye geçiriyordum içimden.
Bir baktım ki vuramamış. Atlamadım ve 10 saniye kadar bekledim. Kuş kaçmıştı.
Sonra silaha vurmaya başlayınca sarsıldım, ben de atlamak zorunda kaldım.
Yere düştüm ve orada sonsuza kadar
bekleyecektim. İnsanların mahşeri, benim Dünya’m idi…
AZRAİL’İN
GÖZÜNDEN
Bir günde 12 kişi. BÜYÜK
İŞ! Çok yoruldum, evime gidiyorum. Metrobüstekiler tip tip bana bakıyor. Ne var?
Hiç elinde kazma olup çarşaf giyen birini görmediniz mi?..
Neyse… Evime giderken
telefonum çaldı. Lütfen iş çıkmasın diye dua ediyordum. Neyse ki arkadaşım
Mikail imiş. Havadan sudan konuştuk. Eve vardım, kahvemi hazırladım, zaten
toktum ve bol tuzlu bir mısır patlatıp televizyonun karşısına geçtim ve iyi bir
korku filmi buldum ama bu korku filmleri de hiç sarmıyordu artık. Biraz daha
korkunç olamaz mıydı yani?
Telefonum bir anda çalmaya
başladı. Lütfen iş çıkmasın, diye dua etmeye başladım. Bir baktım tabii iş!...
Ben Üsküdar’da oturuyorum, iş Silivri’de! Taksi tutup yola koyuldum. Taksici de
tip tip bana bakıyor. Artık alıştım bu durumlara
ben…
Bir tane kuşun canını alacakmışım. Olay yerine
yaklaşmıştım. Kankalardan avcı işte
orada… Kuşa bir kez ateş etmiş ama kuş
hâlâ havada!.. Biraz izleyeyim, derken avcı bir kez daha vurdu. Belli ki çok
iyi nişancıydı(!) Sinirlenmeye başlamıştım iyice. Daha fazla uğraştırmak
istemedim. Hemen kazmanın ucunu uzattım, tek hamlede zavallı kuşun canını aldım
ve tüyden hafif ruhuna beni takip etmesini söyledim. Beni takip ediyordu,
gözleri çalılıktaki bedenine takılı.
M. Efe İ.
YAŞ: 11
Etiketler:
çığlık,
kitap,
okumak,
yaratıcı yazarlık,
yazmak,
Ferit Edgü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)