21 Nisan 2020 Salı

Yazarlardan sizin için seçtiklerimiz...







Hemen bastırılır küçük bir ateş;
Ama izin verilirse yayılmasına,
Irmaklar yetmez söndürmeye

                                 
                                     William SHAKESPEARE                                           ''Kral Henry''den

BUL BAKALIM, BU RESFEBE SENİN İÇİN!..
RESFEBE BİR KELİMENİN FARKLI KELİMELER,SÖZCÜK ÖBEKLERİ YA DA RESİMLERLE ANLATILMASI ÜZERİNE
TASARLANMIŞ BİR ZEKA OYUNUDUR...


OKUMAYAYAZMA: BİR ÖYKÜNÜN FARK EDİLMEYEN ANLATICILARI

Harika öykülerin yazarı Ferit Edgü, "Üç Düş/üş" adlı öyküsünde 
bir avcının bir kuşu vurmasının öyküsünü üç ayrı öykü hâlinde,
 avcının gözünden,
 av köpeğinin gözünden ve  
avlanan kuşun gözünden anlatır. 
Bizler de aynı hikayeyi başka başka gözlerden yazdık. 
Bu öykülerden ikisini sizinle paylaşıyoruz: avcının silahındaki merminin gözünden ve Azrail'in gözünden. 
Siz de bu şekilde yazma çalışmaları yapabilir ve bizimle paylaşabilirsiniz. 
Yorumlarınızı bekliyoruz. 
Hikaye paylaşımları devam edecek. 
keyifli düşünüşler ve okuyuşlar dileriz.


MERMİNİN GÖZÜNDEN...

Her zamanki gibi duvarda asılı bir şekilde durup sıramın gelmesini bekliyordum. Avcı uyandı, elini yüzünü yıkadı, mutfağa gitti. Buzdolabında hiç yemek kalmamış olacak ki bir çırpıda tüfeğine sarıldı. Önümdeki 2 arkadaşımla birlikte beni aldı ve kapıya doğru hızlı bir şekilde ilerledi. Köpek kulübesinin yanına gitti. Köpeği yanına aldı. Köpek de aynı avcı gibi çok sinirli gözüküyordu. Avcı hızlı adımlarla ormanın derinliklerine doğru yürüdü. Silahını çıkardı ve arkadaşımı silaha taktı. Ardından diğer arkadaşım ve ben silahın içine girdik.
-Ufak bir dipnot düşeyim: Biz fişeklerin içerisinde yaklaşık 20 tane minik minik demir bilyeler vardır. Biz onları (minik demir bilyeleri) fırlatıp silahtan aşağı atlarız. Bazılarımız silahtan aşağı atlamak istemez çünkü avcının vuracağı avın ölmesini istemez veya avcıya çok sinirlidir ve avcının vuracağı şey soda şişesi bile olsa yine atlamak istemez. Bazıları da atlamak ve görevini eksiksiz yerine getirmek ister, ancak silahın modeli eski olduğundan çıkmak istese de çıkamaz… Neyse, bu bilgiyi de verdikten sonra hikayemize tekrardan dönelim.
 Avcı bir kuş gördü. Kuş çok güzeldi ve havada ağır ağır süzülüyordu. Bu kuşun vurulmasını hiç istemiyordum. İçimden “Lütfen bu kuş vurulmasın!” diye geçiriyordum. Avcı namluyu kuşa doğru çevirdi ve arkadaşımı fırlattı. Arkadaşım yere atladı. Sıra bende idi. Ne yapacağımı biliyordum. Avcı ıskalayacak ve ben de atlamayacaktım ve avcı kuşu vuramayacaktı. Avcı tetiği çekti. “Umarım vuramamıştır.” diye geçiriyordum içimden. Bir baktım ki vuramamış. Atlamadım ve 10 saniye kadar bekledim. Kuş kaçmıştı. Sonra silaha vurmaya başlayınca sarsıldım, ben de atlamak zorunda kaldım.
Yere düştüm ve orada sonsuza kadar bekleyecektim. İnsanların mahşeri, benim Dünya’m idi…

AZRAİL’İN GÖZÜNDEN

Bir günde 12 kişi. BÜYÜK İŞ! Çok yoruldum, evime gidiyorum. Metrobüstekiler tip tip bana bakıyor. Ne var? Hiç elinde kazma olup çarşaf giyen birini görmediniz mi?..
Neyse… Evime giderken telefonum çaldı. Lütfen iş çıkmasın diye dua ediyordum. Neyse ki arkadaşım Mikail imiş. Havadan sudan konuştuk. Eve vardım, kahvemi hazırladım, zaten toktum ve bol tuzlu bir mısır patlatıp televizyonun karşısına geçtim ve iyi bir korku filmi buldum ama bu korku filmleri de hiç sarmıyordu artık. Biraz daha korkunç olamaz mıydı yani?
Telefonum bir anda çalmaya başladı. Lütfen iş çıkmasın, diye dua etmeye başladım. Bir baktım tabii iş!... Ben Üsküdar’da oturuyorum, iş Silivri’de! Taksi tutup yola koyuldum. Taksici de  tip tip bana bakıyor. Artık alıştım bu durumlara ben…
 Bir tane kuşun canını alacakmışım. Olay yerine yaklaşmıştım.  Kankalardan avcı işte orada…  Kuşa bir kez ateş etmiş ama kuş hâlâ havada!.. Biraz izleyeyim, derken avcı bir kez daha vurdu. Belli ki çok iyi nişancıydı(!) Sinirlenmeye başlamıştım iyice. Daha fazla uğraştırmak istemedim. Hemen kazmanın ucunu uzattım, tek hamlede zavallı kuşun canını aldım ve tüyden hafif ruhuna beni takip etmesini söyledim. Beni takip ediyordu, gözleri çalılıktaki bedenine takılı.
Evime gidip az da olsa dinlenmek mümkün olacak mıydı, zor!...

M. Efe İ.
                                                                                                                             YAŞ: 11