Bu sayfamızda her hafta bir Türk bilim insanımızı tanıtarak, çalışmaları hakkında kısaca bilgi vereceğiz. Böylece hep birlikte Türk bilim tarihini ve dünyasını keşfe çıkacağız. Sayfamıza katkılarınızı bekliyoruz; gelin, birlikte keşfedelim!..
AZİZ SANCAR (1946-)
Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik bölümü öğretim üyesi Aziz Sancar, hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı. Ödüle ABD'li Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl ile birlikte layık görülen Sancar daha önce de kanser tedavisinde sirkadiyen saat kullanımıyla ödüller almıştı. Kanser oluşumunda ve tedavisinde önemli bir unsur olan DNA onarımı üzerinde yıllardır çalışan Sancar bu mekanizmayı 35 yılda çözdüklerini, ancak bunun hastalara ulaşmasının biraz zaman alacağını ifade etti.
Aziz Sancar Nobel Kimya Ödülünü aldı
2015 Nobel Kimya ödülünü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Tomas Lindahl ve Paul Modrich aldı.
Aziz Sancar, Mardin'in Savur İlçesinde, okuma yazma bilmeyen ancak eğitime önem veren sekiz çocuklu bir anne-babanın çocuğu olarak doğdu.İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Yurt dışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne kabul edilen üç Türk'ten biri oldu.
Aldığı Nobel ödülünden sonra Aziz Sancar, telefonla bağlandığı televizyon kanalında:
"Bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir. Bana olağanüstü tıp eğitimi verdi ve o buradaki başarımının kaynağı oldu." dedi.
Kaynak: 1) Milliyet.com.tr/aziz-sancar-nobel-odulunu-ald-gundem-2128354/
2) Vikipedi
Prof. Dr. AYŞE
ERZAN (1949-)
Dünyanın en başarılı 5
bilim kadınından biri olarak “Laureates 2003″ ödülü
sahibidir. Uluslararası üstün
nitelikli çalışmalarından dolayı 1997’de TÜBİTAK Bilim Ödülünü almıştır.
Başlıca çalışma konuları hâl değişimleri,
fraktaller, karmaşık sistemler ve sistem biyolojisidir. 1995 yılında Türkiye
Bilimler Akademisi asosiye üyesi, 1997’de asli üyesi seçilen Erzan, 1997
yılında TÜBİTAK Bilim Ödülünü, 2003 yılında L’Oreal-UNESCO Avrupa Kıtası “Kadın
ve Bilim” Ödülünü, 2010 yılında Rammal Ödülü’nü almıştır. Academia Europaea ve
TWAS (Kalkınmakta olan ülkeler Bilim Akademisi) üyesi ve Filistin Bilim ve
Teknoloji Akademisi onur üyesidir. European Physical Journal B ve Journal of
Statistical Physics’in yayın kurulunda bulunmuş olan Erzan, Uluslararası
Akademiler İnsan Hakları Ağı yönetim kurulu ve Avrupa Bilim Akademileri Birliği
(ALLEA) Bilim ve Etik Daimi Komitesi üyeliği yapmıştır.
Üstün
çalışmalarının yanı sıra savaş karşıtı tutumuyla da tanınır. Profesör Ayşe
Erzan, hâlen İTÜ Fizik bölümünde de dersler vermektedir.
Web sitesi: http://web.itu.edu.tr/~erzan/
Prof. Dr. AYŞE ERZAN (1949-)
İBN-İ SİNÂ
(Doğum: 980,Özbekistan, Buhara yakınları - Ölüm: 1037, Hamedan)
Solda Fransa’da İbn-i Sina adına bastırılan bir pul örneği.
Latince'de "Avicenna" diye tanınan hekim, yazar, filozof ve çok yönlü bir bilim insanı olan İbni Sinâ, özellikle felsefe ve tıp alanları ile ilgilenmiş ve bu alanlarda ünlenmiştir. Tıp ve felsefe alanına ağırlık verdiği değişik alanlarda 200 kitap yazmıştır. Batılılarca, Orta Çağ Modern Biliminin kurucusu ve hekimlerin önderi olarak bilinir ve "Büyük Üstad" ismi ile tanınır. Tıp alanında 7 asır boyunca temel kaynak eser olarak süregelen El-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı kitabı ile ünlenmiş ve bu kitabı Avrupa üniversitelerinde 17. asrın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutulmuştur.İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı. Değişik konular üzerine 240'ı günümüze gelen 450 kadar makale yazdı. Elimizdeki yazıların 150 tanesi felsefe 40 tanesi de tıp üzerinedir. Eserlerinin en ünlüleri felsefe ve fen konularını içeren çok geniş bir çalışma olan Kitabü'ş-Şifa (İyileşme Kitabı) ile El-Kanun fi't-Tıb'dır (Tıbbın Kanunu). Bu ikincisi Orta Çağ üniversitelerinde okutulmuştur. Hatta bu eser Montpellier ve Louvain'de 1650 yılına kadar ders kitabı olmuştur.Olağanüstü hafızası ve zekası ile 14 yaşına geldiğinde öğretmenlerini geçmeye başlamıştı. 16 yaşında tıbba döndü ve bu konudaki bilgileri öğrenmekle kalmayıp yeni tedaviler de geliştirdi. 19 yaşında doktor unvanı elde etti ve ücret almaksızın hastaları tedaviye başladı. Geometri (özellikle Öklid geometrisi), matematik, mantık, fıkıh, edebiyat, dil bilimi, müzik, tıp ve doğa bilimi üstüne çalışmalar yaptı. Farabi'nin el-İbane'si aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip hastalanan Buhara prensini iyileştirince saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuşmuştur.57 yıllık yaşam öyküsüne sığdırdığı sayısız bilimsel çalışma ve eserleri, başarılarıyla hâlâ anılan, adı üniversiteye ve Ay’da bir kratere ve verilen İbn-i Sina, çok yönlü kişiliği ve bilgiye olan düşkünlüğü ile dünyayı kendine hayran bırakmaktadır. Bu yazıda kısaca onu anlatmaya çalışsak da kapsamlı araştırma yaptığınızda onun farklı branşlardaki derin araştırmaları onun neden hâlâ konuşulduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.
Kaynakça:
- BRENTJES, Buchard. Sonja Brentjes. “İbni Sina (Avicenna)”. çev. Oğuz Özügül. İstanbul: Pencere Yayınları, 1997.
- RONAN, C. A. “Bilim Tarihi: Dünya Kültürlerinde Bilimin Tarihi ve Gelişimi”. çev. Eklemeddin İhsanoğlu ve Feza Günergun. 3. baskı. Ankara: TÜBİTAK Yayınları, 2003
ALİ KUŞÇU
Türk gök bilimci, matematikçi ve dil bilimcisidir (1403-1474).
Döneminde üstün çalışmalarıyla büyük saygı ve ilgi görmüş; Uluğ Bey, Uzun Hasan, Fatih Sultan Mehmet gibi hükümdarlar tarafından önemli görevlere getirilmiştir. Sadece eserleri ile değil, yaptığı araştırmalar ve verdiği derslerle, yetiştirdiği bilim insanları ile ismi anılan çok önemli bir bilim insanımızdır. Osmanlı İmparatorluğu'nda Fatih Külliyesi'nin (üniversitenin) ders programını yeniden düzenlemiş, Ayasofya Medresesi'nde de verdiği bilim dersleri ile çok önemli bilim insanlarının yetişmesini sağlamıştır. Çağının en ileri kuramsal matematik bilgilerini içeren bir eser olan Zic-i Uluğ Bey (Uluğ Bey'in Yıldız Kataloğu) adlı eser, Uluğ Bey, Gıyasüddin Cemşid, Kadızade Rûmi ve Ali Kuşçu'nun Semerkant Rasathanesi'nde yürütmüş oldukları çalışmaların ortak ürünüdür. Bu eser, Ali Kuşçu'ya evrensel bilim insanı unvanını kazandırmıştır. Gökcisimlerinin yere uzaklıklarını gösteren bir bölüm ve Dünya haritası eklediği Risâletü'l-Fethiye adlı eserde günümüz astronomi verilerine çok yakın tespitlerde bulunmuştur. Verdiği dersler, büyük ilgi görmüş ve çağın önemli bilim insanları tarafından da izlenmiştir. Kendisinden kısaca bahsettiğimiz bu bilim insanımızı daha fazla tanımak isterseniz lütfen araştırın, keşiflerinizi de bizimle paylaşınız. Aşağıdaki kaynaklar sizin için bir başlangıç olabilir.
Kaynakça:
- http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipaket/biliminsanlari/caginiasanlar/S-282-42.pdf
- Unat, Yavuz; Ali Kuşçu Çağını Aşan Bilim İnsanı, Kaynak Yay., İst., 2009.
- Taş, Behzat; Ali Kuşçu, Okuryazar Yay., 2010.
Prof. Dr. Remziye Hisar
Türkiye’nin ilk kadın kimyageridir
(1902-1992).
Kurtuluş
Savaşı yıllarında büyük yoksulluk ve sınırlamalar içinde mücadele ederek
okumuştur.
Davutpaşa'daki üç yıllık Mekteb-i İptidai'yi, bir yılda henüz dokuz yaşında iken
başarıyla tamamlayarak zekasının
ilk sinyallerini verdi. Daha sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas
Rüştiyesi'ne devam etti; ancak çok sevdiği Türkçe öğretmeninin İstanbul
Darülmuallimatı'na transfer olması üzerine, öğrenimini bu okulda sürdürdü. 15
Temmuz 1919 tarihinde bu okulun Darülfünun'a hazırlamak üzere oluşturduğu iki
sınıflık bölümünden birincilikle
mezun oldu. Sınıfın iyi öğrencileri arasında yer alan Remziye Hisar, alt
sınıflardaki öğrencilere geometri ve matematik dersleri verdi. Mezun olmasının
ardından Darülfünun'un kimya bölümüne kaydını yaptırdı.
Sorbonne
Üniversitesi'nde doktora yapmış ilk kadın bilim insanımızdır.
İstanbul Üniversitesi'nde kimya
ve fizikokimya doçentliği, İTÜ’de makine
ve kimya doçentliği görevine
yapmış, başarılı
çalışmalarıyla profesör olmuştur.
Birçok
önemli araştırma ve incelemelerinin yanı sıra pek çok bilim insanı yetiştirmiş olmakla da
tanınır. 1991 yılında TÜBİTAK Hizmet Ödülü'nü almıştır.
Dünyaca
ünlü fizikçi Feza
Gürsey ve Milletlerarası Psikoloji
Cemiyeti'nin tek Türk üyesi olan psikiyatrist Deha Gürsey’in annesidir.
Kaynakça:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder