24 Eylül 2013 Salı

ÇOCUK VE MEDYA HAREKETİ

Çocukların yetişkinler ile eşit olarak söz ve oy hakkının bulunduğu bir kongre düzenleniyor: 1. TÜRKİYE ÇOCUK VE MEDYA KONGRESİ. Sen de düşüncelerinle, çeşitli çalışmalarınla bu kongreye katkıda bulunabilir, alınacak kararlara yön verebilir, geleceğinizle ilgili yapılacak planlamalarda yer alabilirsin.

Aşağıdaki bağlantı adresinde arkadaşlarının hazırladığı afişler, yaptığı çizimler yer alıyor:



http://www.cocukvemedyahareketi.org/tr/cocukhttp://www.cocukvemedyahareketi.org/tr/cocuk



ÇOCUK VE MEDYA HAREKETİ
ÇOCUK BROŞÜRÜ METNİ

Çocuk ve Medya Hareketi
Hepimiz boş vakitlerimizde televizyon izliyor ya da internete giriyoruz.  Hem televizyonda hem de internette pek çok şey görüyoruz.  Aslında gördüğümüz her şey biz izleyelim diye yapılmıyor.  Bazen bunu unutup bizi ilgilendirmeyen şeyleri de izleyebiliyoruz. O programları, dizileri ya da internet sitelerini hazırlayan insanlar da biz çocukların o görüntüleri izleyeceğini unutuyor. Sonunda ortaya bizim için çok da uygun olmayan yayınlar çıkıyor. Biz de bundan  kötü etkilenebiliyoruz ya da yeterince faydalanamıyoruz.   

İşte Çocuk ve Medya Hareketi bunun için başladı. Televizyonu, dergileri, interneti bizlere daha uygun ve yararlı bir hale getirmek için...
Tabi bunu başarabilmek için hem biz çocuklara hem de büyüklere pek çok görev düşüyor. Ama hep birlikte çalışma konusunda kararlıyız. Mesela büyükler bu konuda daha hassas olmaları gerektiğini öğreniyorlar. Bizim de televizyon izlediğimizi, internete girdiğimizi düşünerek yayın yapmayı öğreniyorlar. Ama bize de pek çok görev düşüyor. Mesela bizim için yapılmamış bir diziyi izlemek yerine, bizim için yazılmış bir kitabı okumak çok daha iyi. Çünkü biz okudukça daha çok bilgileniriz. Daha çok bilgilendikçe her şeyi daha rahat anlarız. Böylece televizyon izlerken de, internete girerken de, oyun oynarken de daha çok eğleniriz. Böylece bizim için her şey çok daha güzel olur.

Medya Nedir?

Önüm arkam, sağım, solum medya. Sobelenmemek mümkün değil!

Medya hayatımızın her anında ve her alanında yer alır. Medya denilince aklımıza öncelikle televizyon, gazete ve radyo gibi kitle iletişim araçları gelir. Oysa medya kavramı çok daha kapsamlıdır. Örneğin;
·        Ellerimizi yıkadığımız sıvı sabunun kabı,
·        Tuttuğumuz futbol takımının armasının basılı olduğu çay kupası,
·        Beğendiğimiz müzik grubunun fotoğrafının yer aldığı tişört,
·        En sevdiğimiz çikolataların ambalajı,
·        İlgiyle okuduğumuz hikâye kitabı,
·        Soluksuz oynadığımız bilgisayar oyunu,
·        TV’deki çizgi filmler, yarışma programları ve reklâmlar

Bunların tümü bilgilendirmek, eğlendirmek veya ikna etmek gibi çeşitli amaçlarla oluşturulan medyalardır. Medya olarak tarif ettiğimiz bu ortamlar ilgimizi çekmek için sözü, yazıyı, görüntüyü ya da hepsini bir arada etkileyici bir dille kullanırlar.

Medya Çocuklardan Ne İstiyor?
Öncelikle şunu unutmamamız gerekir. Medya mesajları çoğunlukla ticari bir kaygıyla oluşturulur ve temel amacı para kazanmaktır!

Medya kuruluşlarının üç amacı vardır. Bunlardan ilki ikna etmektir. Hayatını sürdürebilmesi için para kazanması bir zorunluluktur. Bu yüzden izleyicilerini ikna etmeyi hedefleyen mesajlara yer verirler. Bu mesajlara, reklamlar diyebiliriz. Medya kuruluşları reklamlar sayesine çalışanlarının (muhabir vs) maaşlarını ve diğer giderleri ödeyebilirler. Çizgi filmleri ve diğer çocuk programlarını izlerken neden yetişkinlerin değil de biz çocukların ilgisini çekecek reklamlar yayınlanıyor? Hiç düşündünüz mü?

Medyanın ikinci amacı ise eğlendirmektir. Ne kadar izleyici kitlesi varsa gelirleri o kadar artar. Daha fazla izleyici demek, daha fazla reklam geliri demektir. Ticari firmalar ürünleri satabilmek için daha fazla alıcıya ürünlerini tanıtmak isterler. Bu amaçla da medya kuruluşlarına reklam karşılığı ücret öderler.  İzleyicisi çok olan bir programda yayınlanacak reklamı daha fazla kişi izleyeceği için medya kuruluşuna ödenecek reklam ücreti de o kadar fazla olur. Bu nedenle izleyicinin ilgisini çekecek, onları eğlendirecek programlara yer verirler. Çizgi film izlerken neden babanızın ilgisini çekebilecek bir gömlek reklamı ya da annenizin merakını uyandıracak bir parfüm reklamı çıkmıyor. Bunların yerine neden sizlerin ilgisini çekebilecek yiyecek veya oyuncak reklamları çıkıyor? Bunu hiç düşündünüz mü?

Medyanın bir diğer, üçüncü ve son amacı ise bilgilendirmektir. Medya kuruluşları yaşadığımız bölgede, ülkemizde ya da dünyada neler olduğu ile ilgili güncel bilgileri bizlere ulaştırır. Bizler gündemi, medya sayesinde takip edebiliriz. Kar yağışı nedeniyle okulların tatil olduğunu, ders kitaplarının ücretsiz dağıtılacağını, anne ve babamızın maaşlarının arttığını vb hepsini medya sayesinde öğreniriz. Medyanın bilgilendirme amacı için şu iki soru üzerinde dikkatle düşünelim:
·        Medya olmasaydı bunca bilgiye nasıl ulaşabilirdik?
·        Ulaştığımız bu bilgilerin doğru olduğundan nasıl emin olabiliriz?

Şunu unutmayalım; medya mesajları çoğunlukla ticari bir kaygıyla oluşturulmuştur ve temel amacı para kazanmaktır!

Neden Çocuklar Medyaya Karşı Dikkatli Olmalılar? 
İnternet büyük kolaylık, bir bakmışsınız tek tuşla ihtiyaç duyduğunuz tüm bilgiler karşınızda. Ancak bu durum her zaman böyle olmayabiliyor.  Örneğin “Oyuncak Tarihi” tarihi konulu ödeviniz için İnternetten araştırma yapıyorsunuz. Arama motoruna Oyuncak Tarihi yazdınız ve ara dediniz  Anında buldu! Tam 3 milyon 610 bin sonuç çıktı karşınıza. Hepsine bakmanız ne kadar zamanınızı alır?  Önce hangisine bakmalı, nereden başlamalısınız? Sırasıyla sayfalara bakmaya başladığınızı düşünün;
·        Bunca bilgi yığınını nasıl inceleyeceksiniz?
·        Bunların içerisinden ilgili olanları nasıl ayırt edeceksiniz?
·        İlgili olduğunu düşündüğünüz bilgilerin doğru ve güvenilir olduğundan nasıl emin olacaksınız?
MEDYA OKURYAZARI değilseniz bu soruları cevaplamanız oldukça güçtür! Burada bazı küçük ipuçları var:
·        Aradığınız konuyu tırnak içerisinde “Oyuncak Tarihi” şeklinde yazdınız ve sonuç sayısının bir anda 3 milyondan 600’e kadar kadar düştüğünü göreceksiniz.
·        Site alan adı uzantılarına dikkat ettiğinizde ve arama seçeneklerini sınırlandırdığınızda konunuzla ilgili bilgiye ulaşmanız daha kolay hale gelecektir.

Bunun gibi medya karşısında dikkatli olmamızı gerektiren birçok sebep vardır. Şunları da bir düşünelim;
·        Reklamlar size bir ürünün en düşük fiyatından söz edebilir, fakat başka yerlerde aynı ürünü daha ucuza bulabilirsiniz,
·        Bir broşür tanıttığı ilacın sizi hızla zayıflatacağını iddia edebilir ama bahsetmediği ciddi sağlık sorunlarına da neden olabilir,
·        Bir dizi, size tarihi bir karakter hakkında bilgiler verebilir  ama bu bilgiler tarihi gerçeklerle örtüşmeyebilir,
·        Sosyal medyada karşılaştığınız bir kişi size yaşıtınız olduğunu ve sizinle arkadaş olmak istediğini söyleyebilir fakat gerçekte bu kişi kötü amaçlı yetişkin biri olabilir!
Tüm bunların doğru olup olmadığına nasıl karar vereceğiz? Gerçekten medya karşısında dikkatli olmamız gerekiyor. Bu ve daha fazla sorunun cevabı medya okuryazarlığında gizlidir.

Medyanın Zararlı Etkilerinden Nasıl Korunursunuz?
Şu düşünceyi peşinen ifade etmek gerekir: medya aslında hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Ve bugünkü gelişmişliğimiz başta olmak üzere bizim için birçok yararının olduğunu da inkâr edemeyiz.
Medyanın fırsatlarından bilinçli olarak yararlanmanızı sağlamak ve risklerine karşı da hazırlıklı olmak için yapılacak birçok şey var:
·        Anne ve babalarımız bilinçli bir şekilde medya karşısında bizlerle birlikte hareket edebilirler.
·        Öğretmenlerimiz, bizlerin aktif birer medya okuryazarı olmamız için her zaman yanımızda olabilirler.
·        Medya kuruluşları da bu çabamızda bizleri yalnız bırakmayıp onlar da yaptıkları kaliteli yayınlarla bize destek olabilirler.
·        Çocuk ve Medya Hareketi’nde büyüklerimiz bizlerle birlikte hareket edebilirler.  

Sorunun Değil Çözümün Bir Parçası Olun!

Büyüklerimiz bizim çabamız olmadan Çocuk ve Medya Hareketi’nde başarılı olunamayacağını düşünüyorlar. Bizler yetişkinlere göre çok daha hızlı ve başarılı bir şekilde cep telefonlarımızdan mesajlar gönderebiliyor, bilgisayarlarımızdan e-posta atabiliyor ve İnternette aradığımız bilgiye kolayca ulaşabiliyoruz. Bizler ‘ekran kuşağıyız’, büyüklerimiz ise dijital dünyaya sonradan göç eden yabancılar.

Medya araçlarını çok iyi kullanabilmemiz bizim açımızdan iyi ama yeterli değildir. Bu araçların içeriğini eleştirel bir gözle değerlendirebilmemiz de gerekiyor. Bunun yolu da medya okuryazarı bir birey ve medya okuryazarı bir toplum olmaktan geçiyor.  Bu nedenle hep birlikte hareket etmeliyiz.

Medya okuryazarı bir toplum olmamız için birbirimizin desteğine ihtiyacımız var!




Medya Okuryazarlığı Nedir?
Medya okuryazarlığını kısaca medyanın diliyle okuyup yazabilme becerisi olarak tanımlayabiliriz.  Dört tane alt beceriden oluşmaktadır:
1.     Erişim Becerisi: İhtiyaç duyduğumuz bilgiyi kitap, gazete, radyo, televizyon, reklam panosu ya da İnternet gibi farklı medyalardan elde edebilmemiz.
2.     Analiz Becerisi: Elde ettiğimiz bu bilgilerin içerisindeki doğruları, yanlışları, fazlalıkları, eksiklikleri ve ihtiyacımız olanları belirleyebilmemiz için bunları çözümlememiz.
3.     Değerlendirme Becerisi: Yine elde ettiğimiz bilginin uygunluğu, doğruluğu ve güvenilirliği gibi konularda bir karara varabilmek için değerlendirmeler yapabilmemiz.
4.     Üretim Becerisi: Son olarak da kendimizi etkili bir şekilde ifade edebilmek için kendi mesajlarımızı kendimizin üretebilmesi ve yayabilmesidir.

Bir medya okuryazarı olarak medyaya sorular sorarız. Okuduğumuz her haberi, dinlediğimiz her reklamı ve izlediğimiz her programı eleştirel bir gözle sorgularız. İster bir broşür, ister bir e-posta, isterse bir şarkı olsun tüm medya mesajlarına aşağıdakilere benzer sorular sorarız:
·        Bu mesaj kim ya da kimler tarafından üretilmiştir?
·        Herkes bu mesajı bizim anladığımız gibi mi anlıyor?
·        Bu mesaj kimler için hazırlanmıştır ve neyi amaçlamaktadır?
·        Söz edilenlerin ne kadarı gerçekten, ne kadarı görüşten oluşmaktadır?
·        Bu mesajın bakış açısı nedir?
·        Bizi etkilemek için hangi teknikler kullanılmaktadır?

Unutmayalım! Medya okuryazarlığı yaşadığımız çağın en önemli becerilerinden birisidir. Bir günde, bir haftada ya da bir yılda öğrenilecek bir beceri değildir medya okuryazarlığı; hayat boyu geliştirilecek bir beceridir!

Çoklu Okuryazarlık Nedir?
Eskiden kil tabletler varmış, artık tablet bilgisayarlar var. Eskiden kitaplarda yalnızca yazı  ve görseller vardı. Artık  basılı kitaplar dışında e-kitaplar var. E-kitaplarda  hikayeyi sesli olarak dinleyebiliriyoruz. Ses efektleri ve videolar bulabiliyoruz. Yaşadığımız bu çağa ‘ekran kuşağı’ çağı bir başka deyişle dijital çağ diyoruz. Günümüz vatandaşı artık çok boyutlu bir dünyada yaşıyor ve bu dünyada yaşayabilmesinin gerektirdiği beceriler de çok boyutlu. Artık geleneksel okuryazarlığın yanında başka okuryazarlıklara da sahip olmamız gerekiyor. Dijital çağ;
·        Medya okuryazarlığını; TV, gazete ve İnternet gibi medya araçlarını kullanmayı, istediği bilgileri elde etmelerini, analiz etmelerini ve değerlendirmeleri ve kendi düşüncelerini yine bu araçlarla ifade etmelerini gerektirir;
·        Teknoloji okuryazarlığını; bilgisayar, cep telefonu, tablet bilgisayarlar gibi teknolojileri kullanabilmelerini gerektirir;
·        Bilgi okuryazarlığını; bilginin deposu olmayı değil kullanıcısı,  üreticisi ve dağıtıcısı olmayı gerektirir.
·        Görsel okuryazarlığı; sadece ses ve yazıları değil görüntülerin doğrudan veya dolaylı olarak verdiği mesajları okuyabilmeyi ve daha birçok okuryazarlığı öğrenmeyi gerektirir.

Özetle her dönemin gereksinimlerine göre okuryazarlığın anlamı değişmektedir. Medya okuryazarlığı bulunduğumuz çağın gereksinimlerine göre okuryazarlığın girdiği kılıklardan biridir.

Okumak Her Şeye İyi Gelir!
Medya okuryazarlığının ve çoklu okuryazarlıkların önemini kabul ediyoruz. Fakat geleneksel okuryazarlığın değerinin hiçbir zaman azalmayacağına da inanıyoruz. Çünkü düşünce dünyamızın sınırlarını genişletmenin en önemli aracı okumaktır.

Okumak aynı zamanda hayal etmektir. TV size bir uçurtmanın görüntüsünü verir ve izleyen herkes aynı uçurtmayı görür ve aynı uçurtmayı hatırlar. Ama kitaplar sizin bu uçurtmayı hayal dünyanızda baştan yaratmanızı sağlar. TV’deki uçurtma herkesindir, ama okuduğunuz kitaptaki uçurtma yalnızca size aittir. Çünkü okuyan herkes kendi uçurtmasını kendi hayalinde baştan yaratır.

Okumanızı; düşünce dünyanızın, hayal âleminizin sınırlarını olabildiğince genişletmenizi istiyoruz. Bunun yolu elbette gece gündüz okumaktan geçmiyor. Bir okur olarak sizin de haklarınız var. Daniel Pennac, Roman Gibi adlı eserinde okur haklarını şöyle sıralıyor:
·        Okumama hakkı
·        Sayfa atlama hakkı
·        Bir kitabı bitirmeme hakkı
·        Tekrar okuma hakkı
·        Canının istediğini okuma hakkı
·        Bovarizm (kendini kitabın kahramanın yerine koyma) hakkı
·        Canının istediği yerde okuma hakkı
·        Çöplenme (kitabın herhangi bir yerinden istediği kadar okuma) hakkı
·        Yüksek sesle okuma hakkı
·        Susma Hakkı

İlginizi çekmeyen bir kitabı okumayın!
Çok sevdiğiniz kitapları defalarca okuyun!
Canınızın istediği kitabı istediğiniz yerde okuyun!
Düşünce ve hayal dünyanızın sınırlarını genişletmek için okuyun! İstediğiniz kitabı, istediğiniz yerde, istediğiniz zaman ve istediğiniz kadar…


Biz Çocuklar da Bireyiz ve Haklarımızı Talep Etmeliyiz.
Çocuk olarak bizler de bireyiz ve her bireyin olduğu gibi bizlerin de hakları var. Medya karşısında hem bir medya okuru olarak hem de medya yazarı olarak çeşitli haklarımız bulunuyor. Medya okuru olarak;
·        İster bir büyük şehir isterse bir köy olsun; nerede yaşarsak yaşayalım medyaya ulaşmak istiyoruz,
·        Çocuk haklarına duyarlı bir medya talep ediyoruz,
·        Medyada daha fazla yer almayı talep ediyoruz,
·        Bizlerle ilgili daha fazla nitelikli yayının olmasını talep ediyoruz,
·        Şiddet içerikli yayınlar izlemek istemiyoruz,
·        Haber malzemesi olarak ya da reklam aracı kullanılmak istemiyoruz; yani duygusal ve fiziksel istismara uğramak istemiyoruz,
·        Mahremiyetimize, özel hayatımıza saygı duyulmasını istiyoruz!
Medya yazarı olarak ise;
·        Kendimizi özgürce ifade edebilmek istiyoruz,
·        İfade özgürlüğümüzün beraberinde sorumluluklar getirdiğini de biliyoruz,
·        Etik ve saygı çerçevesinde kendimizi ifade etmemizin öneminin farkındayız,
·        Kendimizi ifade edebilmek için medyayı etkili bir şekilde kullanabilmemiz gerekiyor. Bu konuda iyi eğitilmek istiyoruz.


Ne Kadar Özgürlük, O Kadar Sorumluluk!
İnternette eğlenceli ve bilgilendirici birçok bilgi, uygulama, video vb. içeriğe ulaşabiliriz. Bunları başkalarıyla paylaşabilir ve arkadaşlarımızla bu ortamlarda görüşebiliriz. 

Tüm bunlar İnternetin sağladığı avantaj ve özgürlüklerden sadece birkaçıdır. Fakat İnternet bize sadece özgürlük sağlamaz. Bu özgürlük beraberinde sorumluluk da getirir. Gerçek hayatta yapılması, söylenmesi uygun görülmeyen şeyler sanal dünya için de geçerlidir. Gerçek ismimiz yerine takma isim (Kullanıcı adı/Nick Name) kullanmamız bizi sorumluluktan kurtarmaz. Dolayısıyla İnternet ortamında yazdığımız yorumlardan, paylaştığımız fotoğraf, video vb. içerik bizim sorumluluğumuzdadır. Hem etik hem de hukuki açıdan  sorumlu olduğumuzun bilincinde olmalıyız!
Siz de Çocuk ve Medya Hareketi’ne Katılın!

Büyüklerimiz diyor ki;
Yaşadığımız dijital çağda medya bağımlısı değil, medya okuryazarı bir toplum olmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için yolculuğa sizinle başlıyoruz. Sizi önemsediğimiz gibi çabalarınızı ve katkılarınızı da çok önemsiyoruz. Sizinle birlikte bu hedefi başarabileceğimize inanıyoruz!

Biz sizi çok seviyoruz ve bizim gibi yaşamanızı değil bizden çok daha güzel koşullarda yaşamanızı istiyoruz! Tüm istediğimiz bu ve bütün çabalarımız bunun için!

Bizimle birlikte Çocuk ve Medya Hareketini başlatın!


Çocuk ve Medya Hareketi Bizim Hareketimiz. Herkesi Davet Edelim!

Çocuk ve Medya Hareketi kardeşlerimizle, arkadaşlarımızla kısacası büyük küçük tüm çocuklarla ilgili. Bu yüzden bizim hareketimiz! 
Ama  bu hareketin başarıya ulaşabilmesi için herkese görev düşüyor. Bu yüzden büyük küçük herkesi bize katılmaya çağıralım. Mesela arkadaşlarımıza okuduğumuz bu kitapçığı verelim. Onlara da aynı bizim yaptığımız gibi bu kitabı okumalarını söyleyelim. Eğer onlar da okur, sonra başka arkadaşlarına verirse, bir kitaptan bir sürü çocuk yararlanır. Bir sürü arkadaşımız bizim gibi bilinçlenir.
Büyükleri de elimizden geldiğince uyaralım. Haberi olmayan büyüklere de Çocuk ve Medya Hareketi’ni anladığımız kadarıyla anlatalım. Bu konunun ne kadar önemli olduğunu hatırlatalım.

Onlara hatırlatırken bir şeyi de asla unutmayalım: Evet biz küçük olabiliriz ama bizim de aklımız var. Bizim de haklarımız var. Sağlıklı bir şekilde büyümek de en önemli haklarımızdan biri. Bu hakkımıza büyük küçük herkes saygı duymak zorunda. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder